YAZARLIK SAYESİNDE İKİNCİ BAHARIMI YAŞIYORUM

BAHADIR YENİŞEHİRLİOĞLU

BAHADIR YENİŞEHİRLİOĞLU

Son romanında Çanakkale Savaşı’ndaki askerlerin aşk hikâyelerini anlatan Bahadır Yenişehirlioğlu’nun bu dördüncü kitabı. İlk kitabını kaleme aldığı dört yıl öncesine kadar Akhisar’ın tanınmış ceza avukatlarından ve milletvekili adaylarından olan Yenişehirlioğlu, artık yazar kimliğiyle bilinmek istiyor. 6 HAZİRAN 2014 / ZAMAN

Aşk Cephesi; Çanakkale Savaşı’ndaki askerlerin geride bıraktıkları sevda hikâyelerini anlatıyor. Biri Avusturya’dan, diğeri Türkiye’den iki gencin aşk mektupları üzerinden başlayan roman, silah sesleri ve ölüm çığlıklarını yani savaşın gerisindeki kırık gönülleri, 2014’te yaşayan torunların gözünden dile getiriyor. Romanın yazarı Manisa Akhisarlı eski bir siyasetçi. Bahadır Yenişehirlioğlu, aslında ceza avukatı. Akhisar’ın tanınmış, tarih kitaplarında adı geçen bir aileye mensup. Yani Yenişehirlioğlu’nun romantik kitabı kadar ilginç bir hayat hikâyesi de var.

Yazarlık serüveni için “Hayatımın ikinci baharı.” diyor. İlk kitabını 48 yaşında yayımlamış. Bundan dört yıl önce. Aşk Cephesi (Timaş) dördüncü romanı. “İçimde demlendirdiğim hikâyeleri, duyguları kaleme döküyorum.” diyen Yenişehirlioğlu, hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine ulaşmış. Sık sık onlarla buluşuyor hem kitapları üzerine söyleşi yapıyor hem de değme seslendirme sanatçılara taş çıkartan sesiyle şiirler seslendiriyor. Romantik bir duruşu var. Konuşmaları da öyle. Karşımızda ceza davalarına bakan Akhisar’ın tanınmış avukatlarından biri olduğuna inanamıyoruz. Romanlarında da bir avukatın soğukkanlılığı yok. “Evet ben romantik biriyim, gerçekçi romantiklerden.” diyor bunu dile getirdiğimizde.

‘Meclis’in halini görünce iyi ki milletvekili olmamışım diyorum’

İki dönem milletvekili adayı olan Yenişehirlioğlu, bugün yazar kimliğiyle ön planda. Abisi ve amcası Manisa vekilliği yapmış. Büyük dedesi ise İzmir’in ilk valisi ve belediye başkanı. Soner Yalçın’ın Efendi kitabının ilk sayfasında dedesinden söz edildiğini anlatıyor: “Sabetayist aileleri anlatır o kitabında. Dedem sabetayist olmamış ve olanlarla da sıkıntı yaşamış. İlk kısmında bunu anlatır.” Siyasetle iç içe gelen bir aileden olmanın sonucu o da siyasete atılmış. “Vekil olsaydınız da yazar mıydınız?” diye sorduğumuzda Yenişehirlioğlu, “Meclis’in halini görünce iyi ki seçilmemişim diyorum. Ama ben milletvekili seçilmiş olsaydım da doğru işler yapacağımdan emindim. Şuna inanırım, oturduğu koltuğu değerlendirmesi gereken vasıftaki insanlar vekil olmalı. Oturduğu koltuktan değerlenen, oradan bir pay alan insan karakteri benim için makbul değildir.” diyor. “Tekrar siyaseti düşünür müsünüz?” diye sorduğumuzda “hayır” cevabını veriyor. Yazarlığın kendisini çok heyecanlandırdığını, hayata karşı motive ettiğini söylüyor. İkinci baharını yaşadığını vurguluyor. Bu cümleleri kurduğunda, röportajdan önce kendisine kitap imzalatmak için kuyruğa giren okuyucuları da düşünerek aklımıza, “Şöhret olmak hoşunuza mı gidiyor?” sorusu geliyor. Cevabı şöyle: “52 yaşındaki bir adam olarak şöhret olsam ne olacak ki? Ben işin artistik yönünde değilim.”

‘Eşime her gün yeniden âşık oluyorum’

Yenişehirlioğlu, son kitabı Aşk Cephesi’nden önceki üç romanında da ağırlıklı kadınları ve ruh dünyalarını anlatıyor. Yakın tarihte olanların sıradan insanların hayatlarını nasıl etkilediğini tasvir ediyor. Kadın ruhundan anladığını söylerken, “Allah’ın bana verdiği en büyük hediye eşim, 27 yıllık evliyim, eşime her gün biraz daha âşık oluyorum.” diyerek eşinden söz ediyor. Sıkıntılı bir gençlik döneminden sonra Allah’ın kendisini eşiyle ödüllendirdiğini düşünüyor.

12 Eylül dönemine göndermeler yapan ilk romanı kendisinin bu sıkıntılı dönemlerini anlatıyor. 12 Eylül’de Eskişehir Ülkü Ocakları başkanı olduğu için tutuklanıp altı yıl idamla yargılanan abisi ve kendi ailesi başroldedir. Trajik bir olay. Abisi yargılanırken Yenişehirlioğlu hukuk fakültesinde okuyordur. Babası felçlidir ve abisi hapisteyken vefat eder. Bahadır Yenişehirlioğlu iki yıl babasının ağzından abisine mektup yazar, vefatından onu haberdar etmezler. Altı yıl sonra devlet suçsuzsun yani pardon diyerek salıverir abisini. Fakat kısa süre sonra trafik kazasında vefat eder. Bahadır Yenişehirlioğlu, “O zamana kadar annem sürekli oğlumu asacaklar diye dizine vura vura ağlardı. Kazadan sonra ağlama şekli değişti: ‘Cezaevinde olaydı da ölmeyeydi.’ Ben üniversite öğrencisiyim, düşünün yaşadığım psikolojik şoku.” O dönem kaleme aldığı mektupları ilk yazarlık denemesi olarak görüyor.

Halen avukatlık yapmaya devam eden Yenişehirlioğlu’na soruyoruz: “Uzun yıllar avukatlık yapıp, hatta siyaseti denedikten sonra, güzel bir kariyeriniz, mutlu bir aileniz olduktan hatta evlatlarınız evlenecek yaşa geldikten sonra ne oldu da yazarlığa başladınız?” Cevabı metaforik: “Bahsettiğiniz dönem içinde koskoca beyaz koyun sürüsü içinde siyah bir koyundum zaten.”

Bu yazı 2014, HABERLERİM, röportajlar kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.