DÜNYADA BÖYLE BİR SAHNE GÖSTERİSİ YOK

Türkçe Olimpiyatları’nda performanslarıyla göz dolduran çocuklar, bir hafta gibi kısa sürede gösterilere hazırlanıyor. Çünkü sahne arkasında 40 kişilik bir sanat ekibi var. Onlar 8 ay boyunca, 15 gündür izlediğimiz gösteriler için ter döküyor. Ekibi, Anadolu Ateşi eski dansçısı koreograf Cemil Özen yönetiyor. 03-07-2011 ZAMAN

Türkçe Olimpiyatları’na katılan öğrencilerin Türkçeleri kadar sahne performansları da harikaydı. 24 ilde, 60 programda yer alan çocuklar ülkemizin en büyük sahne performansını sergilediler. Çocuklar bu gösterilere bir hafta gibi kısa bir sürede hazırlandı. İzlediğimiz görsel şölen, dans hocasından müzik koordinatörüne, kostümcüsünden koreografına 40 kişilik bir ekibin işi. 130 ülkeden gelen çocuklar bir hafta içinde olağanüstü performans sergiliyor çünkü arkalarındaki ekip 8 ay boyunca çalışıyor. Ekibin sanat yönetmeni Anadolu Ateşi eski dansçısı ve koreograf Cemil Özen. Yorucu ama heyecan verici 15 günün ardından kapanış töreni provaları sırasında görüştüğümüz Özen, böyle bir projede yer alıyor olmaktan yaşadığı gururu anlattı. Ona göre kariyeri açısından bundan daha üst seviyede bir organizasyon yok. Özen, “Evet öğrenciler çok yoruluyor ama 15 gün boyunca star gibiler. Karşılarında yüz binlerce izleyici var. 500 bin nüfuslu bir ülkeden gelen öğrenci iki haftada ülkesinin nüfusu kadar seyirci karşısına çıkıyor, böyle bir gururu yaşamak onun için büyük bir olay. Çocuklar yorulsalar da hiç şikayetçi değiller. Ağlayarak ayrılıyorlar.” diyor.

Ahmet hoca Ganalı çocuklarla 6 ay horon çalışmış. Başta böylesi hareketli bir oyunu oynamakta zorlanan çocuklar şimdi yerlerinde duramıyor.

Malatyalı hoca öğretti, Ganalılar horon tepti, Türkiye hayran kaldı

Gana’dan gelen 14 öğrenci öyle güzel horon oynadı ki tüm Türkiye hayretle seyretti. Dünyanın en sıcak ülkesinden gelip ayaklarında yün çorapla, en az bir Karadenizli kadar iyi horon oynayan bu çocukların görüntüleri internetten tıklanma rekoru kırdı. Olimpiyatların kapanış töreninde bulduk onları. Kendilerine gösterilen ilgiden habersizler, hatta birinci olamamanın burukluğunu yaşıyorlar. Ama böyle bir organizasyona katılmanın sevincini başka. Diğer ülkeden gelen çocuklarla fotoğraf çektiriyor, fırsat buldukları her köşede, arkadaşlarıyla sohbet ederken bile horon oynuyorlar. Aralarında herkesin “Hasan Amca” diye seslendiği biri var ki horonun başını o tutuyor. Hasan amca “Hayde!” diye seslenince sahnedeki bütün Ganalılar el ele tutuşuyor ve başlıyorlar hoplamaya. Çocuklara horon öğreten Malatyalı Türkçe öğretmenleri Ahmet hoca, “Ganalılar grup çalışmasını bilmezler. İlk üç ay el ele tutuşmayı ve beraber hareket etmeyi çalıştık. Gana çok sıcak bir ülke olduğu için çok hareket de etmezler. Horon hareketli bir oyun. Başta zorlandılar tabii, şimdi ise her ortamda ve fırsatta oynuyorlar.” şeklinde konuşuyor. Ahmet hoca uzun yıllar halk oyunu oynamış. Bir buçuk yıldır da Gana’da öğretmenlik yapıyor. Şimdilerde Gana’da kış yaşanıyor. Hava sıcaklığı 28 derece. Ganalılar eldivenle dolaşıyor. O sebeple yün çoraplarla horon oynayan Ganalı çocuklar durumlarından pek memnun.

Provalar sırasında müziğin ve öğrencilerin ritmik hareketlerinin büyüsüne kapılan sanat yönetmeni Cemil Özen de başlıyor horon oynamaya.

Bir haftada nasıl öğreniyorlar?

Cemil Özen:“Yetenek olmadan bir şey ortaya koymak mümkün değil. Çocuklarımızın hepsi dünyanın en seçkin öğrencileri. Bir yıllık bir çalışmanın ürününü izliyorsunuz aslında. Hepsi önce kendi okullarında, sonra ülkelerinde seçmelere katılıyorlar. Türkçeleriyle, yetenekleriyle ön plana çıkan çocuklar geliyor Türkiye’ye. Asıl oradaki öğretmenlerin başarısı bu. Bu yetenekleri onlar keşfediyor. Bize sadece yetenekleri birbirine montajlamak, ortaya sahnede izlediğiniz bütünü çıkarmak kalıyor.”

İlk provalar sanal âlemde yapılıyor

“Olimpiyat çalışmalarına eylül ayında başlıyoruz. Sanat ekibi olarak konsept belirliyor, sahne şöleni için senaryo yazıyoruz. Önce öğretmenler öğrencileriyle çalışıyor. 130 ülkeden binlerce çocuk. Olimpiyatların sanal bir havuzu var. Öğretmenler çalışmalarını buraya kaydediyor. Biz izliyoruz. Ta ki ülke seçmelerine kadar. Ülke seçmeleri sonuçlandıktan sonra devreye giriyoruz. Yeteneklerine göre çocukları önceden tasarladığımız projelere dahil ediyoruz. Bu yılki ‘Beşinci Mevsim’ gösterisinde yer alan çocuklar Türkiye’de bir hafta hazırlandılar ama ülkelerinde öğretmenleriyle çalışmışlardı. Bazen ülkelere bizim ekipten uzmanlar gidiyor. Çocukları hazırlıyorlar. Sahneye yerel kıyafetleriyle çıkmalarını istiyoruz ama bazı gösteriler için özel kıyafetler dikiliyor. Kostümcümüz var. İlginçtir çocukların ölçüsünü bu olimpiyat sistemi sayesinde hocalara aldırıyoruz. Nasıl ölçü alacakları videolarla anlatılıyor. Sonra burada dikiyoruz. Zorlu ve zahmetli bir süreç.”

Bu iş benim için Allah’ın lütfu

“Türkçe Olimpiyatları genel müzik koordinatörü Ersin Yıldız benim Yıldız Teknik Üniversitesi Konservatuar’dan arkadaşım. Okuldan sonra 10 yıl hiç görüşmemiştik. 4 yıl önce Rabbim bizi yeniden bir araya getirdi. Ersin hoca o zaman ‘Çok güzel işler yapacağız.’ dediğinde inanamamıştım. Şimdi yaptıklarımıza hayretle bakıyorum. Uzun yıllar Anadolu Ateşi’nde dans ettim, yardımcı koreograflık yaptım, Night of the Sultans’da koreograf ve turne koordinatörlüğü yaptım. Halen ENKA okullarının sahne sanatları koordinatörüyüm. Ama hep mesleğimle alakalı faydalı olacak bir şey bırakmanın arzusuyla dua ederdim. Güzel işler yapabilecek bir çalışma içinde olayım isterdim. Allah böyle güzel ve manidar bir işte görev yapmayı nasip etti. İnsanların ‘Allah razı olsun yapanlardan’ demesi bile beni onurlandırıyor. Kariyerim açısından bundan daha üst seviyede organizasyon olmaz diye düşünüyorum.”

Performansları harika

“Mesleği ve kariyerini dans ve halk oyunlara adamış profesyonellerle, öğrencilerin amatör düzeyde yaptığı bu çalışmaları karşılaştırıyorum. Profesyoneller bu işi layıkıyla yapmak adına günlerini ve bütün enerjilerini harcıyor. Bizim öğrencilerimiz kısa sürede böyle karmaşık bir sistem içinde her şeyi profesyonellere taş çıkaracak şekilde yapıyor. O öğrencilerin Gana gibi sıcak bir iklimden Karadeniz’in hareketli oyununu Karadenizlilere taş çıkaracak şekilde oynamaları bizleri hayretler içinde bırakıyor. Öğrencilerin algıları çok açık. Çok iyi odaklanıyorlar. Başlarda acaba yapabilirler mi diye endişe duymadım değil. Kelimenin tam anlamıyla utandırdılar beni.”

Hepsi uyumla çalışıyor

“İnanın böylesi koordinasyon için gereken komplike çalışmaları başka bir organizasyonda yapsak bu kadar güzel sonuçlar elde edebilir miydik bilemiyoruz. Türkçe Olimpiyatları’nın bereketi de burada. Hepsi ayrı kıta ve ayrı kültür ve yaşayışlardan kopup geliyorlar, öyle güzel armoni ve uyumla burada çalışıyorlar ki, nazar değdirmeyelim, dünyada eşi benzeri olmayan bir çalışmaya imza atıyoruz. Çocukların Türkçe Olimpiyatları’nın ilkelerini birebir sergiliyor olmaları, hoşgörü, kardeşlik, farklı kültürlere saygı, bunları Türkçe dilini kullanarak gerçekleştiriyor olmaları, mutfakta çalışan bizlere gurur yaşatıyor.”

Birleşmiş Milletler takımı

Türkçe Olimpiyatları Müzik Koordinatörü Bülent Kars: “Halkoyunları provası yapan çocuklar mola vermişti. Yanlarına gittim. Çalışmalarda enerjilerini tüketememiş olacaklar ki, aralarında futbol maçı yapıyorlardı. Bir tarafta Gana, bir tarafta Moldova yok. Takımları karma yapmışlar. Hangi tarafın kim olduğu belli değil. Bizde ise iki grup olduğunda hemen cepheleşme oluyor, burada öyle bir muhabbet var ki duygulanmamak elde değil.”

 

Bu yazı 2011, HABERLERİM, röportajlar kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.