BU HALK GÜPEGÜNDÜZ NEYİ İZLİYOR?

GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARINI UZMANLARA İZLETTİK.

GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARINI UZMANLARA İZLETTİK.

Televizyonda en önemli zaman dilimi herkesin evde bulunduğu gece saatleri olsa da gündüz kuşaklarının yabana atılamayacak izleyici potansiyeli var. Bilinenin aksine gündüzleri televizyonu sadece ev kadınları seyretmiyor. Emekliler ve çocuklar da en az onlar kadar ekran başında. Gündüz programlarını psikolog ve akademisyenlerle izledik, ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Kadınların duygularının sömürüldüğünü savunan uzmanlara göre depresyon vakalarının genelde  kadınlarda görülmesinde televizyon önemli bir etken. ZAMAN 4 OCAK 2014

ZCT_04_20140104

Ev kadınları, emekliler ve çocuklar… Gündüz kuşağının dev izleyici kadrosu onlar. Peki, neyi izliyorlar? Uzmanların kapısını çaldık. Gündüz kuşağı programlarını izlettik. İşte yorumları…

Anket çalışmaları, Türkiye’de günde ortalama 4-5 saat televizyon izlendiğini söylüyor. Bu 4-5 saatin büyük kısmı akşamları tüm ailenin evde olduğu vakitler. Prim time diye tanımlanan bu saatlerde çoğunlukla diziler, filmler, reality şovlar ve dahi maçlar yayınlanıyor. Diğer vakitlerde ise ekranlar dolgu malzemesi niteliğindeki programlara emanet(ti).

Fakat son zamanlarda gündüz kuşağı bir hayli iddialı programların çekişmesine sahne oluyor. Ünlü doktorlar daha çok izlenmek için ilginç ve çarpıcı sağlık bilgileri, güzellik sırları verme yarışında. Şöhretli sunucular izleyicinin merakını ve dikkatini üzerinde tutmak için şımarıklığın dibine vurdu. Anadolu’da neredeyse mutfağına girilmemiş teyze, tarifi anlatılmamış yerel lezzet kalmadı. Sıradan insanların sansasyonel hayatları didik didik ediliyor. Cinayetler, gayrimeşru ilişkiler tahammül sınırlarını zorluyor. Genç kızların birbirinin kıyafetlerini kıyasıya eleştirdiği, yaşlı amcaların ekrandan eş aradığı programlar ise çok konuşuluyor. Her şey daha çok gündüz kuşağı izleyicisi çekmek için.

Reyting savaşında büyük prodüksiyonlu dizilerin gölgesinde kalsa da gündüz kuşağı toplumsal hafıza adına çok önemli. Fakat izleyici üzerindeki etkilerine dair çoğunlukla ezberden konuşuluyor, değerlendirmeler yapılıyor. Henüz dört başı mamur bir araştırma yapılmamış. Bilgi Üniversitesi sinema TV bölümü hocası Yeşim Burul Seven, gündüz televizyon izleme pratiğine dair incelenebilecek çok şey olduğunu vurguluyor. Ev kadınları yanında emekliler ve çocuklar bu saatlerde televizyon izleyen büyük bir çoğunluk. Bir de işyerlerinde de televizyon bütün gün açık oluyor. Bakkallarda, kafelerde, marketlerde, kuaförlerde, atölyelerde televizyon hiç kapanmıyor. Ama hangi kanalı ve programı izliyorlar bilinmiyor? Bunun üzerine bilinen bir araştırma yapılmış değil.

UZMAN PSİKOLOG AYŞE ÖZDEN

UZMAN PSİKOLOG AYŞE ÖZDEN

Emeklilerin hayatı televizyon karşısında geçiyor
Türk izleyicisi ortalama dört saat televizyon izliyor deniyor ama evlerde işyerlerinde bütün gün fonda televizyon açık olabiliyor. Ev hanımı, ütü veya yemek, çocuk ödev, esnaf satış yaparken televizyon daima açık. Burul’un dikkatini çektiği ise bu açıdan bakınca emeklilerin diğerlerinden daha çok televizyon izlediği. Ama gündüz kuşağı programlarının izleyici kitlesinin çoğunlukla kadın olduğu varsayılarak, içerikler onlara göre hazırlanır. Doç. Dr. Fatma Arpacı, Türkiye Emekliler Derneği için yaptığı emeklilik profili araştırmasında emeklilerin yüzde 75’inin diğer değişle dörtte üçünün her zaman ya da çoğu zaman televizyon izlediği sonucuna ulaşmış. Arpacı, televizyon için “Yaşlıların yaşamlarının en önemli aktivitesi.” diyor. Hele de yalnızsalar. Yaşlıların televizyonu gün boyunca izlediğini, özellikle gündüz kuşağı programlarının en sıkı takipçisi olduğunu söyleyen Arpacı, yaşlı kadınların yemek programlarını izlerken erkeklerin daha çok yarışma programlarını tercih ettiğini düşünüyor.

Psikolog Ayşe Özden, günün büyük bir çoğunluğunu televizyon karşısında geçirmenin altında “bir şey üretememe duygusundan kaçış” psikolojisi olduğunu söylüyor. Özden, uzun saat izleyenler için televizyonu şöyle tanımlıyor: “Televizyon, hayatın içerisinde olamayan, bir şey üretemeyen, kendini ve hayatını anlamlandıramamış kişilerin vakit geçirmek, rahatlamak için yöneldiği bir kaçış. Bir oyalama makinesi.”

‘Gündüz kuşağında kadınların duyguları sömürülüyor’
Gündüz kuşağı programlarını anneliğinin ilk aylarında yoğun bir şekilde izlediğini söyleyen Özden, şoke olmuş; “Bu nasıl bir dünya diye düşünmüştüm. Kadın fıtratının tüm özellikleri sonuna kadar sömürülüyor. Toplumsal cinsiyet rollerinin kadına biçtiği tüm özellikler kurcalanıp kurcalanıp duruyor. Güzellik, yemek, giyim, merak, şöhret, magazin… İyi giyin, iyi yemek yap, tüket, düşünme, duygu ekseninde yaşa, sorgulama, görevini yap, pratiğe göre yaşa bu döngüden çıkamadığı için depresyon vakalarının yüzde 80’i kadın.”
Özden’e göre gün içinde televizyon izleyenlerin profiline bakınca (ev kadınları, yaşlılar ve çocuklar) televizyonun ve yayınladığı programların önemi artıyor. Çünkü televizyonun insan psikolojisi ve toplumun değişmesi üzerinde çok ciddi bir etkisi olduğunu düşünüyor. Önerisi, eğlendirme ve vakit geçirmeye yönelik içerikte olan programlarının değişmesi, daha verimli hale getirilmesi.

YEŞİM BURUL SEVEN

YEŞİM BURUL SEVEN

Gündüz kuşağı programlarının içeriğine dair Yeşim Burul Seven, ilginç tespitlerde bulunuyor. Mesela gündüz programlarının çoğu canlı çekim oluyor. Ekrandaki canlı ibaresi ile gerçeklik atfı yapılıyor, izleyiciye gerçek bir şey izliyormuş hissi veriliyor, onun draması yapılıyor, ama aslında sunulan bir kurgu. Seven, son yıllarda bu kurmacanın daha profesyonel şekilde yapıldığını düşünüyor. Kullanılan kamera sayısından sunucunun profesyonelliğine, dekorun mizansenine kadar her şey bir kurgunun eseri. Evlilik ve cinayet programları mesela çok farklı mesajları olan formatlar. Başkalarının üzüntüsünden, sıkıntısından mutluluk duyma, başkalarının trajedilerini görüp “iyi ki bizim başımıza böyle şeyler gelmiyor” demek. O küçük ekrandan bunları izleyip kendini evinde, hayatında güvende hissediyor. Ayşe Özden’in dikkat çektiği ‘televizyonla anlamı olmayan hayatın anlam kazanması’ teorisini kanıtlayan bir durum bu. Başkalarının trajedileriyle kendi hayatını anlamlandırma. Yeşim Burul Seven, bu programların seyircinin içindeki röntgenci hisleri de gıdıkladıklarını söylüyor. Ama canlı yapılan bu programlarda her şey bir kurgu. Sahne, sunucu, uzmanlar… Bir tek mağdur ve yaşadıkları gerçek. Ama gerisi tamamen izleyicinin başkasının trajedisinden zevk almasını sağlamaya yönelik. Seven, “Canlı yayına bağlantılar alınıyor, sanki dışarıdan birileri yardım ediyor gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Bir yandan kamera açıları, kurguya yapılan müdahaleler ile seyirci de ortama alınıyor. Mağdurlarıyla programa konuk olanlardan biri dinleniyor diğerine geçiliyor ama bu sırada kamera arada eski mağdura zumluyor. Boynunu büktüğü anında gösteriyor. Belki kadın arada gülümsüyor ama o anı göstermiyor. Orada bizim seyircinin gözü önünde bir kurmaca sergileniyor. Yani izleyicinin unutmaması gereken, izlediği bir kurmaca bir show business.”

Cinayet programlarının izlenme sebebi, adalete güvenin sarsılması
Cinayet ve aile içi skandal programları ilk kez Amerika’da 1980’lerde ortaya çıkıyor. Sebebi ise çok ilginç. Amerika büyük bir ülke ve eyaletleri var. Biri bir eyalette suç işlese diğerine geçse bulunması çok zor olur. Ama bu programlar sayesinde suçluya ulaşmak kolaylaşıyor. Peki, Amerika’dan daha küçük ve merkezi bir ülke olan Türkiye’de neden tuttu? Yukarıdaki psikolojik sebeplerin yanında çarpıcı bir sebep söylüyor Seven; “Türkiye’de adli ve kolluk sistemlerinde çok ciddi çarpıklıklar var. Suç işleyenin takibi, bulunması ve hatta adliyede çok uzun süre bekliyor. Dolayısıyla televizyondaki bu programlar, böyle sürüncemede kalan olaylara destek görevi görüyor. Aslında bu programların sisteme eleştirel bir yönü de var. İzleyici de bunun farkında.” Son zamanlarda gündüz kuşağında magazin programları da arttı. Ama eski televole dönemindekilerden farklı. Seyirci sosyal medya ile programa müdahil oluyor, programın içinde oluyor. Bu da yeni bir format. Seven, son olarak çarpıcı bir detaya dikkat çekiyor. Malum yıllar boyunca Türkiye’de en güvenilir insan Seda Sayan çıktı. Bir politikacı veya haberci değil. Üstelik şarkıcı kimliğiyle değil. Gündüz kuşağı programcısı olarak bunu sağladı. Seven’in dile getirdiği bu detay, gündüz kuşağı programlarının önemi ve fonksiyonuna dikkat çekiyor.
Doç. Dr. Fatma Arpacı, emekli yani yaşlı izleyicinin gündüz kuşağı için göz ardı edildiği kanısında. Emekliler, hedef kitlesi kadın olan programlarla avunuyor. Belki de cinayet ve evlilik programları ile haber ve dini kanallar arasında zaping yapıp duruyorlar.

Annenin izlediği programlar çocuğu etkiliyor
Çocuk psikoloğu Ayşe Handan Selim, çocuklar için televizyonun dadı görevi gördüğünü hatırlatıyor ve gündüz kuşağı programlarını izledikten sonraki değerlendirmesinin; “Sakıncalı bir durum. Çocukları her anlamda olumsuz etkiliyor.” şeklinde olduğunu söylüyor. Çocukların yetişkinler için hazırlanan programları izlemesi kadar uzun saatlerini –çocuk kanalı dahi olsa- ekran karşısında geçirmesini de sakıncalı buluyor. Bir de işin şu boyutu var gününü televizyon karşısında geçiren anne profili. Selim, “Anne içeriği boş ve birbirinin kopyası olarak çoğaltılmış programları izleyen anne, çocukların dünyasını olumsuz etkiliyor. Hâlbuki bütün dikkatlerini çocuklarına verip onlarla kaliteli zaman geçirebilirler.” diyor. Selim, çocuk danışanlarında gözlemlediği zekâ geriliği, gelişimsel bozukluk, otizm gibi durumları televizyon başında sürelerin tetiklediğini/etkilediğini düşünüyor. Gündüz kuşağı programlarına dair değerlendirmesi ise içeriği boş şeklinde oluyor. Bugün ne giysem, evlilik, yemek tarifi gibi programların insanların zamanlarını boşa tüketmesine sebep olduğunu düşünüyor. Selim, “Bireyi sadece çocuğundan değil, hayatından da koparıyor. Televizyon karşısında bu programları izleyeceğine yürüyüş yapabilir, komşusuyla vakit geçirip olumsuz enerjisini atabilir. Ama bunları yapacağına televizyon programlarına kendini maruz bırakıyor.” Anlayacağınız, iki çocuk annesi Ayşe Handan Selim, bizim için izlediği gündüz kuşağı programlarını kişisel olarak beğenmedi, çocuk psikoloğu olarak ise hem çocuk hem de annesi için zararlı buldu.

Müge Anlı

Müge Anlı

Müge Anlı’nın reytingi dizilerle yarışıyor

Çalışanların, öğrencilerin eve geldiği yani herkesin televizyon izleme olasılığının en yüksek olduğu saatlerde (18.00-23.59) en iddialı programlar, film ve diziler yayınlanıyor. Dolayısıyla reyting listesinde başı prime time programlar çekiyor. Gündüz kuşağında bir program var ki, reyting listesinde ilk onu zorluyor; Müge Anlı ile Tatlı Sert (10.00-13.00). Cinayet, kayıp ve hırsızlık vakalarını çözen programın reyting listesinde sırası her gün değişiyor ama ilk 20’den asla inmiyor.

Reyting listesinde zirveye yaklaşan bir diğer gündüz kuşağı programı Esra Erol’un izdivaç programı. (16.30-19.00)

Gündüz kuşağının efsanevi sunucusu Seda Sayan, bu sefer gelin-kaynanaların çekişmesi üzerinden reyting avcılığına soyunmuş. Programı yayınlandığı ilk günden reyting listesine 30. olarak girdi.

Bu yazı 2014, dosya haber, HABERLERİM, popüler kültür kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.