BULUTTAN SANAT KAPMAK!

Smilde

Birçok sanatçının artık fırçası ve boyası teknoloji. Dolayısıyla buluttan ve sisten heykel, ışıktan resim yapabiliyorlar. Nasıl mı? Bilim sağ olsun! ZAMAN/ 19 TEMMUZ 2014

cukurcuma hamamı

cukurcuma hamamı

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul sıra dışı bir sanatçıyı ağırladı; Berndnaut Smilde. Kendisi bulut heykeller yapıyor. Uygun sıcaklığı, nemi, ışığı ayarlıyor, çokça teknoloji, epey meteoroloji ve ısı bilimine ait bilgilerin yardımıyla dört duvar arasında bulut oluşturuyor. Sonra da fotoğraflatıyor. Ortaya etkileyici fotoğraflar çıkıyor. İllüzyonu andıran bir yönü de olduğu için Smilde’nin işleri çok ilgi çekiyor. Nasıl olmasın bildiğiniz bulut yapıyor.

fujiko nakaya

fujiko nakaya

Dünyaca ünlü Japon sanatçı Fujiko Nakaya ise sisten heykel yapıyor. Babası ünlü bir fizikçi olan Nakaya’nın mühendis bir arkadaşıyla 1967’lerde geliştirdiği daha doğrusu çiftçilerin bitkileri donmasın diye kullandığı cihazdan uyarladığı sis yapma makinesiyle istediği ortamı sisle kaplayabiliyor. İlk işi 1970’te Tokyo’daki Expo fuarında Pepsi-Cola pavyonunu tamamen sislerle kaplaması olmuştu. Nakaya’nın İspanya’daki modern sanatlar müzesi Guggenheim ve Paris’teki Grand Palais’te iki kalıcı sis heykeli var.
Nakaya, ince su tanecikleri, atmosfer, hava akımları yani rüzgâr ve zamanı kullanarak, daha doğrusu onlarla işbirliği yaparak bu heykelleri oluşturduğunu söylüyor. Deneyimsel ve doğada geçici yapıtlar onunki.  Nakaya ve Berndnaut Smilde’nin tabiatmış gibi yapan işleri için teknolojik sanat kavramı kullanılıyor. Onların işlerinin, diğer teknolojik sanat eserlerine göre kavramsal (conceptual art) ve arazi (land art) sanatıyla da yakınlıkları var. Kavramsal sanat terimi, alışılageldik sanat eserleri biçimi göstermeyen işler için kullanılıyor. Arazi sanatı ise doğayı ve doğanın imkânlarını kullanarak yapılan işler için geliştirilmiş bir kavram. Tüm bunları fikir sanatı olarak da tanımlayabiliriz. Düşünce, geleneksel gereçler ve biçimlerle anlatılmamaktadır burada.  Teknolojik sanat ise 20. yüzyıldan sonra gelişmiş bir alan. Sanat, artık modern teknolojinin biçimlerini ve süreçlerini yansıtıyor, bizzat modern teknolojiyi kullanıyor. Birçok sanat akımına da öncülük ediyor bu anlayış. Kostrüktivizm bunlardan biri. Rusya merkezli sosyalist bir sanat anlayışı. Türkiye’de de birçok ünlü ressamı, heykeltıraşı etkilemiş. 1960’ların sonunda ise Amerika’da Nakaya’nın da içinde bulunduğu bir grup sanatçı ile mühendisin kurduğu EAT (Teknoloji ve Sanat Deneyleri) oluşumuyla yeni bir boyut kazanmıştır. Bugün teknoloji sanatın temel malzemelerinden biri haline geldi. Video, ışık, makineler, teknolojik cihazlar, icatlar… sanatın malzemesi. Sanatçılar ise en az bilim insanları kadar bunlar hakkında malumat sahibi.

FUJİKO

Bana sisten heykel yapabilir misin Fujiko?
Nakaya ise yaptığı işi şöyle tanımlıyor: “Ben görünmez bir doğal fenomeni görünür yapıyorum.” Nakaya’nın babası buzul bilimi ve düşük sıcaklık fiziği üzerine çalışmalar yapan bir bilim adamıydı. Ukichiro Nakaya ilk yapay kar tanesini üretmesiyle meşhurdur. Ve kaplıcalarıyla ünlü bir köyde, belli ki sisler içinde büyümüş. Kızı da Amerika’da güzel sanatlar okumuş. Çiçek boyuyordur. Erken dona karşı çiçeklerini kimyasal olmadan korumak için bulut uzmanı bilim adamı arkadaşından yardım istiyor ve sis makinesiyle tanışıyor. Sonrası malum, dünyaya sis heykelleriyle nam salıyor. Nakaya’nın  ünlü eserlerinden biri mimar Philip Johnson’un aynı zamanda müze olan Cam Evi’ni (Glass Houze) sisle kaplamasıdır. Karşıtlığın dengesi… Johnson’un cam evi, şeffaflığı, her şeyin görünür oluşunu temsil ediyor. Hatta burada üç günden fazla yaşayamaz insan. Şeffaflık fazla gelir. Nakaya’nın sisi ise bir anda etrafı kaplayıp, kendi benliğinden başka her şeyi kapatıyor. Şeffaflık kaybolur. Ziyaretçiler karşıtların dengesi tecrübe ediyor. Derin düşüncelere dalıyor. Fujiko Nakaya bu etkileyici enstalasyonu için teknolojiden ve bilimden faydalanıyor.
Kohei-Nawa
Biz diyelim ilkel bir gezegende, siz deyin bulutlar üstündeyim 
Bilimin bilgi birikimini kullanıp, teknolojinin imkanlarından faydalanarak etkileyici işler çıkaranlardan biri de Japon sanatçı Kohein Nawa Aichi, köpük bulutlar yapıyor. Onun köpük bulutları arasında dolaşanlar, rüyadaymış gibi hissettiklerini söylüyor. Nihayetinde onun bu kabarcık bulutları deterjan, gliserin ve suyun karışımından oluşuyor. Güçlü bir motor sayesinde ve mühendislik hesapları sayesinde özenli bir şekilde odanın içine dağıtılıyorlar. Ama ziyaretçisine bulutların üzerinde dolaşıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Ya da ilkel bir gezegende… Siyah bir odanın içinde hareket halindeki bu köpükten bulutlar sekiz farklı yerden pompalanıyor. Nawa, köpük bulutları yerçekiminden etkilenmesin diye çok deneyler yaptıktan sonra, bu formülüne ve dozajına ulaştı. Durmaksızın hareket eden küçük hücreler, hafif sıvı kabarcıkları… Nawa’nın sanat eseri bunlardan ibaret.

FUJIKO

Türkiye’de de modern teknoloji işlerinde kullanan sanatçılar var. Ali Miharbi gibi. Miharbi, günümüz sanatının nesle ve yöntemlerden ibaret olmadığını söylüyor. Sanat ile teknolojinin yakın ilişkide oluşunun sebebini ise şöyle açıklıyor; hem yeni teknolojik araçların ortaya çıkardığı toplumsal etkileri yorumlamak, hem de bu araçları kullanarak yeni ifade biçimlerini araştırmak. Mekanik yapıları işlerinde çokça kullanan Miharbi’ye soruyoruz bu yeni nesil sanat işlerinin teknolojik icattan farkı nedir? Bize Sol LeWit’in bir cümlesini aktarıyor: “Yeni malzemeler günümüz sanatının en büyük sıkıntılarından birisi. Bazı sanatçılar yeni malzemeleri yeni fikirler ile karıştırıyorlar. Sanatı süs püs içinde yuvarlanırken görmekten beter bir şey yok. […] Yeni malzemeleri kullanıp sanat eserine çevirebilmek için gerçekten iyi bir sanatçı olmak gerekir. Buradaki tehlike, malzemelerin fizikselliğinin eserin fikri haline gelecek denli öne çıkması.”
smilde
Ve insan bulutları da evcilleştirdi….

Hollandalı Berndnaut Smilde, duman makinesi, nem, ısı ve bunlara dair bilimsel bilgileri kullanarak kapalı alanlarda bulut oluşturuyor. Su püskürterek odanın nemini ayarlıyor, sıcaklığı düşürüyor ve duman veriyor. Ortaya etkileyici bulut şekilleri çıkıyor. Tabii o sırada da fotoğrafçılar deklanşöre basıyor.  Smilde’nin Çukurcuma Hamamı’nda yaptığı bulut. (Fotoğraf: Onur Dağ)  Smilde tarihi binalarda, Versay sarayında hatta moda çekimleri için bile bulut yaptı. Smilde’nin bulutları 2012’de Time dergisi tarafından yılın en iyi 10 buluşundan biri olarak gösterilmiş. Peki bir insan nasıl böyle bir şey yapmaya başlar? Kendisine bir gazeteci soruyor, cevabı şöyle: bir müzede o boş dört duvar arasında yürürken hayal ettim. Odanın ortasında asılı bir yağmur bulutunu görmek nasıl olur diye. O bulutları oluşturuyor fotoğraflamak yani bir anı olarak onu kayıt altına almak başkalarının işi. Nitekim bulutları bir sanat performansı gibi sergiliyor. Onu bu sırada izleyenler hem hayretlerini sesleriyle belli ediyor hem de fotoğraf çekerek.  Smilde’nin etkileyici bulutlarını moda dünyası da kullanmış. Ünlü modacıların çekimlerinde bulutlar partnerleri olmuş.

Karl Lagerfeld, Smilde'nin bulutuyla fotoğraf çekiyor.

Karl Lagerfeld, Smilde’nin bulutuyla fotoğraf çekiyor.

Smilde_Bazaar-a.

Donatella-Versace ve Smilde'nin bulutu

Donatella-Versace ve Smilde’nin bulutu

Philip Johnson'un aynı zamanda müze olan Cam Evi'nin (Glass Houze) etrafına konulan 600 pompa her saat başı 10 dakikalığına cam yapıyı sisler içinde bırakıyor. 10 dakika sonra sis vadiye yayılıp yok oluyor.

Philip Johnson’un aynı zamanda müze olan Cam Evi’nin (Glass Houze) etrafına konulan 600 pompa her saat başı 10 dakikalığına cam yapıyı sisler içinde bırakıyor. 10 dakika sonra sis vadiye yayılıp yok oluyor.

FUJİKO NAKAYA
FujikoNakaya

Fujiko Nakaya'nın İspanya'da müzedeki sis çalışması

Fujiko Nakaya’nın İspanya’da müzedeki sis çalışması

Kristal şehirde dolaşmak, buzdan sandalyelerde oturmak, Tokujin Yoshiaka'nın harikalar diyarı… Yoshiaka'nın tasarımları mağaza vitrinlerine de ilham oluyor. Yoshioka'nın işlerinden biri de alacakaranlık. Yüksek ışıkları kullanarak alacakaranlık ortam oluşturuyor. Milan'da oluşturduğu bu ortam epey ilgi çekmişti.

Kristal şehirde dolaşmak, buzdan sandalyelerde oturmak, Tokujin Yoshiaka’nın harikalar diyarı… Yoshiaka’nın tasarımları mağaza vitrinlerine de ilham oluyor. Yoshioka’nın işlerinden biri de alacakaranlık. Yüksek ışıkları kullanarak alacakaranlık ortam oluşturuyor. Milan’da oluşturduğu bu ortam epey ilgi çekmişti.

Toronto merkezli iç tasarım firması Mason Studio'nun hisli kâğıt bulutları, yanına biri yaklaşınca renkleniyor. Uzaklaşınca beyaz oluyor. Uçsuz bucaksız bulutlara siz uzaktayken renksiz, kimliksiz, buruşuk yapılar olarak görünüyor. Yaklaştıkça renkten renge giriyor. İnsanlar da öyle değil mi? Ekibin, hisli ve renkli birçok işli var.

Toronto merkezli iç tasarım firması Mason Studio’nun hisli kâğıt bulutları, yanına biri yaklaşınca renkleniyor. Uzaklaşınca beyaz oluyor. Uçsuz bucaksız bulutlara siz uzaktayken renksiz, kimliksiz, buruşuk yapılar olarak görünüyor. Yaklaştıkça renkten renge giriyor. İnsanlar da öyle değil mi? Ekibin, hisli ve renkli birçok işli var.

random-international
İlla yağmuru odaya mı hapsetmek gerek!
Islanmamak için koştururuz değil mi yağmur yağarken! Köşe bucak kaçarız yağmurdan. Güvende yani ıslanmayacak bir yerdeysek izlemekten keyif alırız yağmurun. Ya bizzat içindeyken… Londra’daki Random International’ın yağmur odasına girenler tarif edemedikleri kadar güzel duygular yaşıyorlar. Bunun için Random International’ın tasarımcıları küçük, sakin ve yumuşak yağmur damlalarını oluşturacak özel bir düzenek hazırladılar. Londra’daki yağmur odası yağmurun sesini duymak, havadaki nemi hissetmek isteyenler için eşsiz an tasarlıyor. Aslında doğada yaşanılan ama farkına varılmayan bir güzelliği kurguluyor. Tavandan düşen su ızgaralar sayesinde yeniden depolanıyor, temizlendikten sonra tekrar dolaşıma sunuluyor.

rAndom-International4

Bu yazı 2014, dosya haber, HABERLERİM, sanat kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.