MENDERES’İN SAVUNMASI BİZİM EVDE YAZILDI

ERCAN BOSTANCIOĞLU NAMI DİĞER ATEŞ BÖCEĞİ ERCAN

ERCAN BOSTANCIOĞLU NAMI DİĞER ATEŞ BÖCEĞİ ERCAN

Kariyerine komedyen olarak başlayan Ercan Bostancıoğlu, nam-ı diğer Ateş Böceği Ercan, emeklilik günlerini  bulmaca hazırlayarak geçiriyor. Yakın tarihin önemli tanıklarından ama ser verip sır vermiyor. “Çoğu öldü, gerçekleri anlatmak olmaz.” diyor. 23 AĞUSTOS 2014 ZAMAN

Ateş Böceği Ercan, evlenmeden önce Yeşilçam artisti olan eşi merhum Serap Acar’ın fotoğrafı önünde.

Ateş Böceği Ercan, evlenmeden önce Yeşilçam artisti olan eşi merhum Serap Acar’ın fotoğrafı önünde.

Zaman Pazar’ın bulmacalarını yapan Ercan Bostancıoğlu ile hafta içinde sık sık görüşüyoruz. Her seferinde dinamik, hayat dolu ve ilgili bir ses tonuyla açıyor telefonu. Yakın tarihin iş, sanat, siyaset, spor ve hatta magazinel hangi isminden söz edersek edelim Ercan abinin tepkisi genelde şöyle oluyor: “Ha şu bizim…” Zeki Müren’ler, İsmail Dümbüllü’ler, Cavit Çağlar’lar, Süleyman Demirel’ler… Eskilerden herkesi tanıyor hatta ahbabı. Heyecanlı, yaşam enerjisi yüksek, kültürlü ve çok görmüş birisi. On parmağında on marifet dersek yanılmayız. Hem bulmaca camiasının önde gelen isimlerinden, şampiyonlarından hem komedyen hem çok iyi bir udi, fasılların sesi güzel solisti, Fenerbahçe’nin yüksek divan kurulu üyesi, dede, ilgili bir baba… Geçen hafta en yakın dostunu, iş ortağını öteki aleme uğurladı. Yalçın Otağr, nam-ı diğer Ateş Böceği Yalçın. “Son ana kadar metanetimi korudum ama onu mezarına indirdikten sonra, son kez yüzünü göreyim istedim. Gördüğümde çok etkilendim. Kendimden geçmişim.” diyor. Döndüğünde başsağlığı için kızıyla yaşadığı Büyükçekmece’deki evine gittik. Neslihan hanımın hazırladığı nefis börekler ve çay eşliğinde hem eski günleri yâd ettik hem de Ercan abinin yaşam enerjisinden istifade ettik.

Ateş Böcekleri Yalçın Otağı (solda) ve Ercan Bostancıoğl

Ateş Böcekleri Yalçın Otağı (solda) ve Ercan Bostancıoğl

Başınız sağ olsun…

Yalçın, ağır bir hastalık geçiriyordu. Sağ olsun eşi Lale (Belkıs) ona çok iyi baktı. Lale, Türk filmlerinin fettan kötü kadını olarak tanınıyor ama gerçek hayatta çok iyi bir insandır. Yalçın ile çok ilgilendi. Allah ondan razı olsun.

Bir röportajında 33 yıldır görüşmediğinizi söylemiş. Dargın mıydınız?

Değil. Bunu Lale’ye de sorabilirsiniz. Öldüğü gün bile herkes karıştırdı Ercan öldü dediler, Yalçın öldü dediler. Biz bambaşka bir ikiliydik. Aradan yıllar geçmiş halen insanlar bizi bir anıyor. Ama ayrıldıktan sonra bir ara darılmıştık. Bu öyle gazetelerin yazdığı gibi 30 sene konuşmamazlık filan değil. Üç sene evvel bir televizyon programında, üç çocukluk arkadaşı bir araya geldik, çok güzel bir program yaptık. Adnan Şenses, Yalçın ve ben. Kahkahalar, şarkılar, muhabbet. Yalçın’ın yanına gittiğimde hep iyileşiyordu. Lale diyordu ki bırak gelmeni, senin ismin geçtiği anda gözleri açılıyor, Ercan mı geldi, diye soruyordu.

Komedyenliğe nasıl başlamıştınız?

Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken Cengiz diye Çanakkale’den bir ortaokul arkadaşımla komiklikler yapardık. Okulda, semtte bilinirdik. Demokrat Parti’nin bir sünnet düğününde sahneye çıkacak ses sanatçısı Mualla Gökçay geç kaldı. Bizi halkı oyalamak için sahneye çıkardılar. O sırada İsmail Dümbüllü ve ekibi geliyor. Dümbüllü, bu sıska kim, diyor benim için. Sahneden indikten sonra İsmail Dümbüllü yanağımdan makas aldı. Aferin sana, pazartesi gel sana iş vereyim, dedi. Gittik. ‘Turan gel, o çocuklar geldi’ diye birine seslendi. Turan dediği de Savaş Ay’ın babası. İlk paramı ondan aldım. İlk turneye de o götürdü. Cengiz’in babası subaydı ve oğlunun komiklik yapmasını istemedi. İşte o turnede Yalçın ile tanıştık.

Lise talebesisiniz ve turneye şehir dışına gidiyorsunuz. Ünlülerle farklı şehirleri gezme fikri mi hoşunuza gitmişti?

Tabii ki… İlk defa Neşe Karaböcek ile, Karaböcekler ile orada tanıştık. O turneden sonra Yalçın ile çalışmaya başladık. Yalçın’ın bir meziyeti de şuydu; bütün enstrümanları kullanabiliyordu. Biz parodileri kendimiz çalıp kendimiz söyleyerek yapardık.

Adınızın Ateş Böceği olmasının Karaböcekler ile alakası var mı?

Yok. O zamanlar Bal Arıları vardı komedyenler. Onlardan esinlenerek koyduk. Halen de tenkit ederim kendimi, niye bal arılarından sonra ateş böcekleri. Başka bir isim olabilirdi. Biz sahneye şöyle takdim edilirdik: ‘Aktüel ve politik esprilerin sempatik temsilcileri, huzurlarınızda Ateş Böcekleri.’ Sempatik temsilci… Bir iddia yok. Biz hep aktüel, güncel ve politik espriler yaptık. Onun için işimiz icabı da birçok devlet başkanıyla, devlet büyüğüyle, ünlü kişilerle tanışabildik ve onların huzurlarında program yapabildik.

Yakın dönem insanlarının hepsiyle bir ahbaplığınız var…

Yalçın vefat ettiğinde ilk arayanlardan bir tanesi de Süleyman Demirel oldu. Yalçın, taklidini çok güzel yapardı. Süleyman beyin şapkası da şu anda Yalçın’ın evinde.

İsmail Dümbüllü’nün de meşhur kavuğu Yalçın Bey’in abisinin evindeymiş.

Herkes der, komedyen İsmail Dümbüllü kavuğunu şuna verdi, buna verdi. Esasında kimseye vermedi. Ama Yalçın’ın abisi Merihe, onlar da antenler diye komiklikler yapardı, hatıra olarak saklaması için verdi. İsmail amcanın kavuğu Merih’in evinde. Ama devir teslim olarak değil.

ERCAN BOSTANCIOĞLU, ZAMAN PAZAR'IN BULMACALARINI YAPIYOR

ERCAN BOSTANCIOĞLU, ZAMAN PAZAR’IN BULMACALARINI YAPIYOR

Bulmacada rekorum kırılamadı

Basın Enstitüsü mezunusunuz. Gazetecilik yaptınız mı hiç?

Eğer bulmaca yapmayı bir gazetecilik olarak kabul ederseniz ben de bir fikir üretiyorum. Kabataş Lisesi’ni bitirdikten sonra gazetecilik enstitüsüne gittim. Babama söz vermiştim. Sahneye çıktım ama okulumu da bitirdim. Geç bitirdim ama bitirdim.

Bulmacaya ilginiz nasıl başladı?

Bulmacaya küçük yaştan beri merakım vardı, özellikle sözlük ve ansiklopedi karıştırmayı çok severim. Bulmaca yarışmalarına katılırdım. 1990 ve 91 yıllarında bulmaca yarışmasında iki defa Türkiye birinciliğim var. Kırılmayan rekorum var. İki saatte çözülmesi gereken bir bulmaca verilir. Bu bulmacada Pierre Loti’nin gerçek adını filan sorar öyle bulmaca. Ben o bulmacayı 15 dakikada bitirmişim. Bütün gazetelerin bulmacalarını çözerdim. Alışılagelmiş sözcüklerin yerine zor bulmacaları yani insanlara bir şey öğreten bulmacaları tercih ettim. Benim bulmacalarımı da tam bitiren olmaz. Çengel bulmacayı yaparım ama sevmem. Kare bulmacayı tercih ederim.

ERCAN BOSTANCIOĞLU

Peki çözmekten yapmaya geçişiniz nasıl oldu?

İlk bulmacamı ihtilale karşı çıkan bir gazetede Yeni İstanbul gazetesine yaptım. Arkadaşım Burhan Tekinli yapıyordu gazeteyi. Biliyor bulmaca çözdüğümü bize yapsana, dedi. Burhan ev arkadaşımdı. Kazancı Yokuşu’ndan indiğinizde solda bir sokak vardır, Bol Ahenk Sokak, orada Can Arkadaş Apartmanı ikinci katta oturuyorduk. Evimize Talat Asal’lar, Menderes’in avukatları gelirdi. Menderes’in müdafaanamesi bizim evimizde yazıldı. Şu anda sağ mı bilmiyorum, spiker Dürnev Tunaseli daktilo etti. Neden bizim evde yazıyordu? Çünkü Yassıada’ya giden Fenerbahçe vapuru Kabataş’tan kalkıyordu ve bizim evimiz oraya çok yakındı. Biz Burhan ile arka odada kalıyorduk, onlar içeride yazıyordu. Ben de hiç izlemedimse 50 tane Yassıada mahkemesi izledim.

Bütün ihtilalleri yaşadınız ve espri malzemeniz politikacılardı. İhtilal sonrası da yapabiliyor muydunuz?

İhtilal dönemlerinde uzun süreler çalışamıyorduk. Hayatımızda bir defa sahnede hata yapmıştık. 71 muhtırası verildi. Biz o zamanlar Süleyman Demirel taklidi filan yapıyoruz ya birdenbire esprilerimiz bitti. Ama sahneye çıktık ve Süleyman Demirel taklidini yapma aptallığında bulunduk. Kimse gülmediği gibi masalarından kalkmaya başladı. O zaman anladık ki bir hata yapıyoruz ve içeriye girdik… (gözleri dalıyor) Siz bir tefrika yapmaya kalksanız benim hayatıma dair bir sene yetmez…

Hatıralarınızı yazmayı düşünmüyor musunuz? Zeki Müren ile 18 yıl çalışmışsınız. Ne siyasilerle, ünlülerle tanışıklığınız, ahbaplığınız olmuş. Çok hatıralarınız vardır.

Kızım da istiyor yazmamı ama çoğu toprak oldu. O anıları, rahmetlilerle ilgili gerçekleri anlatmaya kalksak kimse yok cevap verecek. Ben de 78 yaşındayım. Aslında küçük teyplere anlatmaya başlamıştım. 10 tane oldu. Ama 1956’dan 60’a zor geldik. (Gülüyor)

Sizin yaşlarınızdaki, bir zamanların şöhretli birçok ismi resmen kuru ekmeğe muhtaç ölüyor. Medyaya sık sık yansıyor trajik sonları. O büyük şanlı şöhretli, bir zamanların çok paralı insanlarının sonu neden böyle oluyor?

Aile hayatı çok önemli. Orada, rahmetli olan 43 yıllık eşimin büyük etkisi var. Yuvayı dişi kuş yapar. Karım çok tutumluydu. Pintilik değil, bilakis eli açık kadındır. Ama tutmasını bildi. Her başarılı erkeğin arkasında böyle bir kadın vardır. Karı koca, ikimiz de sanki birbirimiz için yaratılmıştık. Sonsuz derece memnunduk. Yalçın ile de öyle. Kızımız Neslihan doğdu, onun sevgisini paylaşmaya kıyamadık. Başka çocuk yapmadık.

Atesbocegi Ercan

Ben silah zoruyla kaçırılmış komedyenim

Zeki Müren ile, Maksim Gazinosu’nda başlıyoruz. Kadroda rahmetli Sevim Tuna da var. Binaya geldim, arabayı park ettim, bagajdan eşyalarımı alacağım. Başıma bir silah dayandı. Döndüm, korsan Ahmet! Atla arabaya, dedi. Şaka yapıyor sandık. Attılar bizi Yalçın ile arabaya. Korsan Ahmet, rakip gazinonun sahibi Osman Kavran’ın adamı. Bizi aldılar, küçük Bebek Gazinosuna götürdüler. Sahne önünde U şeklinde masa kurulmuş, Osman Kavran ortada oturuyor, yanında Sevim Tuna. Bizden evvel onu kaçırmışlar. ‘Gelin bakalım inek oğlu inekler.’ dedi. (gülüyor) Allah rahmet eylesin baba adamdı. Fatih’teki lunaparkın sahibiydi. Ve ertesi akşam Sevim Tuna ile beraber Lunapark Gazinosu’nda başladık. Zeki Müren o akşam Ajda Pekkan ile çıkmış sahneye.

Neşet Ertaş ile asker arkadaşı

Ercan Bostancıoğlu askerliğini Ankara Orduevi’nde yapmış. Tabii ekürisi Ateş Böceği Yalçın ile beraber. Görev arkadaşları yani asker arkadaşları ise ilginç isimlerden oluşuyor: Tanju Okan, Neşet Ertaş, İsmet Nedim…

 

Bu yazı 2014, HABERLERİM, popüler kültür, röportajlar kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.