YARASALAR YARARLIDIR

Emrah Çoraman ve Emek Çelik, kurdukları internet sitesiyle yarasaların ne kadar yararlı ve önemli canlılar olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Aslında ikisi de Boğaziçi Üniversitesi’nde Çevre Bilimi bölümünde doktora öğrencisi. 15 yıllık mağaracılar. Son yıllarda yürüttükleri yarasa koruma projeleriyle de yarasaların yaşadıkları yerleri tespit etmek ve koruma altına aldırmak için uğraşıyorlar.

Zaman – Pazar / 11.09.2011

Amerika’nın Teksas eyaletinin Austin şehrinde bundan yüz yıl kadar önce milyonlarca yarasanın yaşadığı fark edilir. Köprü altlarında ve binaların çatı aralarında konaklayan yarasalardan, önce herkes korkar. Kovmak için türlü yollar aranır. Fakat neden sonra bu yarasaların şehir için çok önemli bir faydalarının olduğu anlaşılır. Gündüz uyuyan ve hava kararınca uyanan yarasalar, geceleri ortaya çıkan sinek ve böcekleri yiyerek besleniyordur. Yani birer organik sineksavardırlar.

Yarasalar, kovboyların memleketinde şehrin bir parçası olurlar. Hatta sayıları bir buçuk milyonu bulan yarasaların turizmini yaparlar. Amerika’nın ve hatta dünyanın dört bir tarafından gelen meraklı turistleri, akşamüzeri yarasa görme turuna çıkarırlar. Parklarda ve nehrin ortasındaki teknelerde, ellerinde fotoğraf makinesi binlerce turist, yarasaların tatlı uykularından uyanmaları için havanın kararmasını bekler. Çünkü başka şehirlerde tek tük uçtukları için fark edilmeyen yarasalar Austin’de hep birlikte (binlerce, on binlerce) uçtukları için seyredeni şaşkına çeviren bir manzara ortaya çıkar.

şehirli yarasalar da var

Adını duyunca nedensiz bir korku duyduğumuz yarasalar sadece Teksas’ta yaşamıyor. Ülkemizde de Batılı yarasa gözlemcilerini şaşırtacak kadar çok çeşitlilikte ve sayıda yarasa var. Mağaralar ve ormanların dışında şehirde de yarasalar yaşıyor ve onlar yaz gecelerimizi kâbusa çeviren sinekleri, böcekleri yiyerek besleniyorlar.

Akşam karanlığında özellikle sokak lambalarının etrafına dikkatlice bakınca karartılarını görebilirsiniz. Hızla, lambanın ışığı etrafında toplanan sinek güruhunun içine dalıp geldiği gibi hızla uzaklaşırlar. Minyatür F-16’lar gibidirler. Bu yazıyı okuduktan sonra o kadar çok göreceksiniz ki, vampir hikâyelerine has zannettiğiniz yarasalar serçe, karga ve güvercin gibi hayatımızın içinde. Nihayetinde gündüz çıkan böcekleri bu kuşlar yiyor. Hava karardı mı nöbeti yarasalar alıyor ve onlar da gece böceklerinin icabına bakıyor!

Tüm bu bilgileri yarasa gözlemcisi Emrah Çoraman ve Emek Çelik’ten öğreniyoruz. İkisi de Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri’nde doktora yapıyor. 15 yıllık mağaracı olan Çoraman ve Çelik, son yıllarda kendilerini yarasalara adamışlar. Mağara keşifleri sırasında yarasaların bilinçsizlik ve cahillik tehdidi altında olduklarını görmüşler. Definecilerin, taş ocaklarının, barajların etkisiyle yarasaların aile saadeti sekteye uğruyordur.

Evime yarasa girdi ne yapmalıyım?

www.yarasalar.org sitesiyle hem yarasalara dair ön yargıları yıkıp halkı bilinçlendirmeye hem de yarasaların yaşadıkları yerleri tespit etmeye çalışıyorlar. Sitede yarasalar hakkında her türlü bilginin yanı sıra ihbar hattı var. Yarasa görenler, yarasaların yaşadığı yerleri keşfedenler buraya bilgi gönderiyor. Tabii “Evime yarasa girdi, bizim apartmanın önündeki ağacın kovuğunda bir sürü yarasa var, çatımda yarasalar yaşıyor, bizim köydeki eski evin içi yarasa dolu, ne yapayım” gibi sorular soranlar da çok. Hepsine tek tek cevap veren Çoraman, “Avrupa’da çatısını tamir edecek biri orada yarasa yaşadığını görünce uzmanlara danışıyor, yavrulama veya kış uykusu dönemiyse dokunmuyor. Uzman önerisine göre hareket ediyor. Bizde bu bilinç yeni yeni gelişiyor. Eskiden baraj yapılırken her türlü yaban hayvanı ve bitki için çalışma yapılırdı ama yarasaların hayatını nasıl etkileyeceği dikkate alınmazdı. Devlet yetkilileri bu konuda çok hassas artık yarasaları da düşünüyorlar.” diyor.

Gönüllü ve ilgili sayısı artarsa ülkemizdeki yarasalar üzerine bilimsel çalışmaların yapılabileceğini söyleyen Çoraman, “Köyünüzde, ilçenizde ve şehrinizde yarasaların yaşadığı yerleri tespit ederseniz bize haber verin.” çağrısında bulunuyor. Bir de belediye başkanlarına çağrıda bulunuyorlar: Yüzlerce kilo kimyasalı havaya püskürtüp sinekleri öldürmeye çalışmak yerine, organik sineksavar yarasalardan yararlanabilirsiniz, daha doğrusu şehirde yaşamalarını teşvik edebilirsiniz. g.baki@zaman.com.tr

Bin yarasa yılda 4 ton böcek yiyor

Yarasalar ortalama 20 yıl yaşıyor, senede bir kez yavruluyorlar. 3 ay kış uykusunda oluyorlar. Daha doğrusu asılıyorlar. Bazı tembel türlerin kış uykusu 3 ay sürüyor.

Tavanda onca süre asılı kalabilmeleri, bacaklarındaki özel kaslar sayesinde oluyor. Bizlerin kas yapısının tam zıddı bir özellikleri var. Şöyle ki biz rahatlamak için ellerimizi açarken, yarasalar ayaklarını kapatırlar.

Gündüz mağaralarda, ağaç kovuklarında, çatı aralarında ya da eski evlerde uyuyor, geceleri avlanmak için çıkıyorlar.

Mağaralarda yaşadıkları gibi ormanlarda ve şehirlerde de yaşayabiliyorlar.

Bin yarasadan oluşan bir koloni yılda 4 ton böcek yiyor. Ülkemizde mağaralarda 30-40 bin yarasanın yaşadığı düşünülürse yıl içinde tükettikleri böcek sayısı inanılmaz rakamlara ulaşıyor.

Dünyada 1.200 çeşit yarasa var. Bunların içinden yalnızca üç tanesi kan emiyor. Onlar da Güney Amerika’da dar bir alanda yaşıyor. Sadece meyve ile beslenen yarasalar var. Yani vejetaryen yarasalar… Ülkemizde Toroslar’da, Hatay, Mersin bölgesinde yaşayan bu yarasalar yalnızca meyve yiyor. Bitki polenleriyle beslenen yarasalar da var, balıkla beslenen yarasalar da. Ama genellikle böcek yiyorlar.

Görüntü olarak çok farklı çeşitleri var. Kiminin kulakları bedenlerinden daha büyük, kiminin çok garip ve geniş burunları var, seslerini burunlarından çıkarıyor. Kimi baş parmak büyüklüğünde oluyor, kiminin kanatları 72 cm kadar genişleyebiliyor.

Yarasaların kanatları aslında elleri. Parmakları neredeyse vücutlarının iki katı uzunlukta ve parmak araları esnek deriyle kaplı. Tavana ayaklarıyla tutunuyorlar ve uyandıklarında kendilerini boşluğa bırakınca bu kanatları sayesinde rahatlıkla uçabiliyorlar. Tavanda asılı durmalarının sebebiyse yırtıcılardan korunmak.

Geceleri yönlerini sesleriyle buluyorlar. Bizim duyamadığımız frekansta (yunuslar gibi) sesler çıkartıyorlar, bu seslerin nesnelere çarpıp geri gelmesiyle yönlerini ve avlarını belirliyorlar. Sanıldığı gibi kör değiller. Gözleri var ve nasıl bizler karanlıkta görmekte zorlanıyorsak onlar da zorlanıyor. Yani gündüz yakaladığınız bir yarasa aslında sizi görüyor.

İnsanlara zararları olmayan yarasalar, gündüz uyudukları için mağaralarına yani evlerine giren bir yabancının çıkardığı ses ve ışıktan korkup paniğe kapılıyorlar. Mağarada 10-20 bin yarasa olduğunu düşünürseniz ortaya dehşet verici bir manzara çıkıyor. Çoğu insanın yarasalardan korkmasının sebebi de bu manzara.

Evinize yarasa girerse paniğe kapılmayın. Yarasanın girdiği odanın penceresini açın, ışığını ve kapısını kapatın. Yarasa sakinleştikten sonra yolunu bulup çıkacaktır. Işığı yakarsanız kuytu ve karanlık bir köşeye saklanma eğiliminde olacaktır. Yarasalar genellikle insanlardan kaçarlar, evlere de girmezler ama uçmayı yeni öğrenen genç yarasalar, yuvalarına girmek yerine yanlışlıkla evlere girebilir. Acemiliklerine vermek gerek.

Avrupa’da ve Amerika’da kuş evleri gibi yarasa evleri yapılıyor. Özellikle organik tarımla uğraşanlar böceklerle mücadelede yarasaları kullanıyor. Gündüz çıkan böcekleri kuşlar, gece böceklerini de yarasalar yiyor.

Böcekle beslendikleri için yarasaların gübreleri azot ve fosfor yönünden oldukça zengin. Tarımda kullanılabilir. Eskiden barut yapımında kullanılırmış. Bu sebeple gübresini almak için bilinçsizce mağaralara girilip yarasalar korkutulabiliyor. Yarasa gübresinden faydalanabilmek için bir dizi zahmetli işlem gerekiyor. Dolayısıyla ham gübre hiçbir işe yaramıyor. Gübresini almak için yarasaları korkutanlara duyurulur.

Birçok baraj, yarasaları yuvalarından etti. Baraj suyu altında kalan mağaralarda yaşayan on binlerce yarasanın akıbeti bilinmiyor. Allah’tan ilgili ve insaflı devlet kurumları var. Yarasa yaşadığı mağaralar, evler ve hatta ağaçlar bile koruma altına alınıyor. Emrah Çoraman ve Emek Çelik kurdukları www.yarasalar.org sitesiyle barajlar, taş ocakları ve definecilerin tehdidi altında olan yarasaların yerlerini tespit etmek ve gerekli koruma kararlarını çıkartmayı hedeflemiş.

Bu yazı 2011, HABERLERİM kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.