PATRONUN DEDEKTİFLERİ

14 pazar

Sadece devletlerin mi istihbaratçıları olur, şirketlerin olmaz mı? Şirketlere istihbarat hizmeti veren firmalar da var. Dev cirolu şirketler, hem kendi içlerinde olup bitenleri denetlemek hem de iş yaptıkları veya satın almayı düşündükleri firmalarda ne olup bittiğini öğrenmek için kurumsal dedektiflerden faydalanıyorlar. İçeriye çaycı olarak sızan avukatlar, beyin avcılığı yapan CEO’lar, finansçı ajanlar… İşte global şirketlerin istihbarat işleri…   17 MART 20013 ZAMAN PAZAR

patron

Türkiye, son on yıldır dünyanın gıpta ile baktığı ekonomik bir büyüme yaşıyor. Global şirketler Türkiye’de yatırım yapıyor, hatta Türk şirketleri dünya devlerini satın alıyor. Gazetelerde, Türkiye ekonomisi iyiye gidiyor diye sevinmemize sebep olan ‘satın aldı’ veya ‘ortak oldu’ şeklinde şirket haberleri okuyoruz. Ama “satın aldı-ortak oldu” demek yalnızca dile kolay! Çünkü bunlar için aksiyon filmlerini aratmayacak şeyler yaşanıyor. Şirket dedektiflerinin, avukatların, kılı kırk yaran finansçıların ve de kafa avcılarının işin içinde olduğu bir strateji savaşı…

Söz konusu büyük miktarlarda para olunca iş adamları çok dikkatli adım atıyor. Bir nevi savaş oyunu oynuyor. Öncü kuvvetler, anlaşma heyetleri, pazarlıklar, içerden bilgi sızdıran ajan çalışanlar, şirket dedektifleri ve hatta skandallar… Kafa karıştırıcı bu durumu daha net anlatmak için çok kapı çaldık. Herkesin bildiği, ama kimsenin söz söyleyen olmak istemediği bir durum “şirket dedektifliği”.  Çoğu yazılmamak kaydıyla anlattı, ya da isim vermemek…

Milyarlarca dolarlık bir pazar “şirket dedektifliği”. Binlerce firma var. Ama içlerinde Kroll (Motorola ve Nokia adına Uzanlar’ı denetleyen, yani içine sızan, skandalları, gizli hesapları ortaya çıkaran şirket), Deloitte, PCW, Ernst&Young, KPMG, RSM, FTI ve K2 gibi uluslararası firmalar öne çıkıyor. Bu firmalar aslında, muhasebe, denetim, vergi ve yönetim danışmanlığı işleri yapıyorlar. Ekonomik literatürdeki kavramlarla söylemek gerekirse; mergers/acquisition (satın alma/birleşme), due dellingence (durum tespiti), forensic services (adli hizmetler/mali ve hukuksal inceleme), corporate compliance (kurumsal uyum; iç mevzuat, yönetmelikler, usulsüzlük), corporate investigation services (şirket araştırma-inceleme hizmetleri), audit (denetim)…

Kapitalist savaşın ajanları

Bir anlamda şirketlerin şeffaflaşmasını sağlıyorlar. İşleyişlerini, finansal durumlarını ve insan kaynaklarını denetliyor, açıklarını belirleyip çözüm önerilerinde bulunuyorlar. Şirketlere dair piyasalara ve onlarla iş yapmak isteyenlere raporlar sunuyorlar. Görevlerinden biri dev şirketleri patronları adına denetlemek. Binlerce çalışanı, yüzlerce ofisi ve onlarca iş kolu olan holdingleri kontrol etmek, sadece güvenilir yönetici veya güvenlikçilerle olacak iş değil.

Kurumsal denetim ve dedektiflik hizmetleri; otomotiv sanayiinin gelişmesi ve İkinci Dünya Savaşı sonrası sert kapitalist gelişmenin sonucunda oluşan bir iş alanı. Ford gibi dev firmalar büyüdükçe iş yapacağı firmalara dair derinlikli bilgilere ve yatırım yapacağı bölgeye dair istihbarat bilgilerine ihtiyaç duymaya başladı. Acımasız rekabet ortamı, rakip firma ve başka sektörler hakkında da bilgiye ihtiyacı artırdı. Derken hukuk denetimi, finansal denetim, insan kaynakları ile başlayan bu hizmet firmaları milyon dolarlık bir kurumsal dedektiflik firmaları oluverdiler. Amerika ve Avrupa ülkelerinin dışına çıkıp, Uzakdoğu’ya, Ortadoğu’ya ve tabii 1980’lerde Türkiye’ye geldiler. 2000’lere kadar Türkiye’de yabancı şirketlere hizmet verdiler. Buraya yatırım yapmak isteyen veya Türk şirketi satın almak isteyen firmalar için piyasa ve şirket araştırmaları yaptılar. Türkiye’nin ve Türk şirketlerinin global pazarda söz sahibi olmasıyla işlerini büyüttüler.

Çaycı avukatın istihbaratı

Bu şirketlerin asıl uzmanlığı, resmî belgeli sahtekârlıkları tespit etmek. Ekonomi dergilerinde yer alan istatistiğe göre 2007’den bu yana resmî belgeli sahtekârlık tespit eden görevlilerin sayısında yüzde 72 artış olmuş. Bankaların istihbarat birimleri buna dahil mi belli değil. Bir de patronların adamlarının… Kapalı kapılar ardında yakın zamanda satışı gerçekleşen büyük bir Türk şirketiyle ilgili KGB ajanlarını aratmayacak bir vakadan söz ediliyor. Daha doğrusu bu şirketi alan meşhur işadamının başarısından. İş adamının alacağı şirketi Türk kamuoyu yakından biliyordur. Üstelik denetim şirketlerinin denetlediği, şeffaf bir kurumdur; görünürde. Pazarlıklar daha başlamadan satın almak isteyen patron, öğrencilik yıllarından itibaren özel olarak yetiştirdiği bir avukatını çaycı olarak bu şirkete sokar. Çaycı avukat, şirketin durumu nedir, güvenlikçilerinden üst düzey yöneticisine kadar kim ne yapar rapor eder. Hatta şirketin iç yazışmalarını, hesaplarını inceler. Ve gerçek değerinden fazla gösterildiğini tespit eder, belgeler. Patron da pazarlıklarda bunu kullanır ve çok daha uygun fiyata şirketi satın alır.

‘İşimiz dedektiflik yapmak gibi’

Şirketlerle ilgili insan kaynağı ayağında olsalar da, dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden biri olan Heidrick&Struggles Türkiye’nin yönetici ortağı Ayşegül Dicle Aydın da, MİT ve CIA gibi çalıştıklarını söylüyor. İşlerinin her gün dedektiflik yapmakla geçtiğini söyleyen Aydın, “Çünkü artık çok daha global bir ortamdayız. Her işe, Güney Afrika’dan Amerika’ya, Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya kadar her tarafa bakıyoruz. Dedektifçe kaynaklara ulaşıp bilgi alıyoruz. Aradığımız, ihtiyacımızın içinde neler varsa… En başarılı insanlar kimdir, sürekli bunların bilgisini çıkarmaya çalışıyoruz.” Dünyadaki rekabetin gelişmesiyle, şirket satın almalar, şirket birleşmeleri ve hatta şirketlerin dağılması gibi büyük cirolu devlerle ilgili her tür hareketlenme yaşandığında bu tür danışmanlık şirketlerine ihtiyaç duyuluyor. Böyle durumlarda hukuk, finans ve insan kaynakları alanında çalışan danışmanlık firmaları müşterileri adına paslaşıyor. Çünkü temel işi yönetici bulmak yani kafa avcılığı olan Aydın, şirketlerin durumlarıyla ilgili bilgi sahibi de olduklarını söylüyor. Bu sektörün önde gelen isimlerinden olan Aydın, piyasaları ve şirketleri iyi tanımasının sebebini şöyle açıklıyor: “Bilgi kaynağımız olan insanlar sadece bize belirli bir sektörde belirli bir iş alanının en başarılı profillerinin kimler olduğunu söylemekle kalmıyorlar, aynı zamanda şirketlerin hayatlarının ne aşamasında olduğunu, şirketin nereden nereye gitmeye çalıştığını, nerede zorlandığını, nerede iyi bir iş yaptığını da bizlerle tartışıyorlar. Böylelikle sadece insan verisi değil bir ülke ve bir sektör hakkında da nerede olduğuyla ilgili ciddi bir data toplanmış oluyor..”

 

İnsan kaynakları ve yatırım danışmanlığı şirketi Egon Zehnder’in yönetici ortaklarından olan Murat Yeşildere ise yaptıkları işi şöyle anlatıyor: “Zaman zaman şirketler gelip şu şirketi satın almak istiyoruz, içerdeki yöneticilerle ilgili, kimsenin haberi olmadan bulabildiğiniz bütün bilgileri öğrenmek istiyoruz. Onlarla iş yapılır mı, eğitimleri nedir,  neden hoşlanırlar, geçmişteki başarıları ve başarısızlıkları nedir… Biz bunları değişik insanlarla konuşarak ilgili kişilere dair referans oluşturuyoruz. Zaman zaman da şirketler ve sektörlerle ilgili bilgi alıyorlar. Hangi sektörde şu anda daha çok yatırımcı var, hangi şirketler o sektörlerde… Bir de satın alma yaptıktan sonra ya da yapmadan önce de bu olabiliyor, dünyada o işi yapan sektördeki şirketlerin eski üst düzey yöneticilerini bulmamız için bize geliyorlar. Ya da mesela perakende zinciriniz var. Zincir nasıl çalışıyor, şubeler doğru çalışıyor mu, üçüncü şahıslara bununla ilgili bir görev veriyorsunuz, onlar gidip orada alışveriş yapıyormuş gibi şirketin yaptığı işleri denetleyebiliyorlar veya finansla ilgili denetliyorsun.”

Uluslararası piyasalarda yer alacak finans ve hukuk yapısına sahip şirketler bu hizmetlerden uzun yıllardır faydalanıyor. Peki, Anadolu şirketler?.. Fiyo Group Yönetim Kurulu Başkanı ve Danışmanlık şirketi MEVA’nın yönetci ortağı Alhan Yılmaz, “Henüz aile şirketi yapısından çıkmamış, kurumsal ve sistematik çalışmanın önemini gerçek manada zihninde devşirememiş, alışkanlıklarından ve korkularından kendini kurtaramamış ve işin sonunda kendini bu sürece hazırlayamamış küçük-orta ölçekli şirketlerin inceleme sonucunda çıkan raporları satın almaya istekli olan tarafların iştahını kaçırıyor. Uzun yıllardır farklı sektörlerde yeni yatırımlara yön veren, yeni iş alanları oluşturan ve şirket birleşmelerinde bulunmuş bir işadamı olarak, yukarıda belirttiğim bu sorunların çözümünü, özellikle de küçük-orta ölçekli Türk şirketlerinin bu fırsatlardan daha çok faydalanabilmelerini, kendilerini yeniden yapılandırmalarında görüyorum. Buna hukuk ilmi perspektifinde mali, finansal ve yönetimsel yeniden yapılandırma da diyebiliriz. Burada en önemli iki unsur var. Birincisi sahibi veya yönetimi bu değişimi kabul edecek. İkincisi ise, bu hizmeti makul fiyat ve koşullarla arz edecek yerli şirketler oluşmalı.” tespitinde bulunuyor. İsmini zikrettiğimiz uluslararası danışmanlık şirketlerinin verdiği danışmanlık ve dedektiflik hizmeti oldukça pahalı. İşte bu yüzden yerel dedektiflik şirketleri kurulmaya başladı. Bu şu anlama geliyor: Türkiye ve Türk şirketleri dünya ekonomisinde söz sahibi oldukça, Anadolu Kaplanları da hem şirketlerini uluslararası denetime açmak zorunda kalıyor, yani şeffaflaşıyor hem de kendi istihbarat birimlerini oluşturuyor. Oluşturmuyor sa da sistem buna zorluyor.

Bu yazı 2013, dosya haber, GÜLİZAR BAKİ, HABERLERİM kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.