EV HANIMLARININ SAADET ZİNCİRİ

 

g 015

Cevizli kurabiyeler, patates salatası ve tavşankanı çaylar eşliğinde bir grup kadın oturmuş gün yapıyor. Havadan sudan, yeni aldıkları çarşaftan, çocukların okullarından konuşuyorlar. İçlerinden bir tanesi, ayak dibinde büyükçe bir çanta tutanı, yanındakine yeni kullanmaya başladığı deterjanın çiçeklerin dibine döküldüğünde gübre görevi gördüğünü, çamaşırları hiç olmadığı kadar güzel temizlediğini ve çok doğal olduğunu anlatıyor.  ZAMAN / 8 TEMMUZ 2006

Diğerleri ise hayretler içinde onu dinliyor. Derken ortadaki sehpanın üzeri deterjanlar, sabunlar veya satılık makyaj malzemeleri, plastik kaplarla doluyor. Son birkaç yıldır kadınların altın günleri, komşu ziyaretleri, artık kadınların hem kullandıkları hem de sattıkları ürünleri tanıtmayla geçiyor. Önümüzdeki yüzyılın satış trendi olarak görülen doğrudan satış sistemi ile ev kadını, avukat, doktor, öğretmen.. kısacası herkes potansiyel satıcı oluyor. Bu ürünler bir mağazada, pazarda değil bizatihi evlerde satılıyor. Reklâmları gazetelerde, televizyonlarda billboardlarda değil dostluklarla, arkadaşlıklarla ve tavsiyelerle yapılıyor. Tüketiciler bu sayede alışveriş yapmak için ekstra bir zaman ve efor kaybetmeye ve ürünün özellikleri hakkında araştırma yapmaya gerek duymuyor; çünkü yakın dostu kullanıyor ve şiddetle öneriyor. İşte ürünün kaliteli olması, alışveriş kolaylığı ve dost tavsiyesinin verdiği güven sebebiyle doğrudan satış yöntemi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün çığ gibi büyüyor. Bu sayede yüz binlerce ev kadını para kazanıyor.

Satılık hatırlar, dostluklar, arkadaşlıklar…

2003 rakamlarına göre Türkiye’de Amway, Avon, DSS, Forever, Herbalife, Oriflame ve Tupperware gibi 9 doğrudan satış sistemiyle çalışan şirket var. Yüzde seksenini kadınların oluşturduğu 362 bin 455 kişi de bu sistemle satış yapıyor. Türkiye bu rakamlara göre Avrupa’da doğrudan satış sektörünün 3. büyük ülkesi. Doğrudan satış sistemi sadece kişinin satış yapmasından ibaret değil. Kişi satış yapmanın yanında yeni üyeler buldukça da para kazanıyor. Üye yaptıkları da üye buldukça ve her üyesi satış yaptıkça o da kazanıyor. Bu sayede satış yapmadığı halde ayda 8 bin YTL kazananlar varmış. Doğrudan satış sistemine üye olan ve birçok ürün alan avukat Yeşim Demir üyelik sistemini “ev kadınlarının saadet zinciri” olarak adlandırıyor. Doğrudan satış sistemi satış için arkadaşlık, dostluk gibi bağları kullandığı ve adeta saadet zincirini andıran üyelik sistemi sebebiyle eleştiriliyor.

Birçok kişi doğrudan satış yapan komşusuyla, arkadaşıyla, akrabasıyla artık görüşmek istemiyor. Biyolog Sevgi Öz ve avukat Yeşim Demir, ev hanımı Ebru Bilgili bunlardan sadece üçü. Çok sevdikleri komşuları ya da arkadaşlarıyla sürekli bir şeyler satın almalarını istediği için görüşmekten kaçındıklarını söylüyorlar. Demir, “Özlediğin için arkadaşına sohbet etmeye gidiyorsun; ama onun düşündüğü tek şey sana bir şey satıp satamayacağı. Aslında kötü bir niyeti yok. Satışa yoğunlaşıyor ve arkadaşlık ikinci planda kalıyor. Konuyu; hemen ‘şunu göstereyim’, ‘şu yeni çıktı’ diye sattığı ürünlere getiriyor. Bir kere reddediyorsun, ikinci kez almıyorsun; ama sonra mecburen almak zorunda kalıyorsun…” diyen Demir’in cümlesini Öz tamamlıyor: “Sonra o arkadaşından kaçar hale geliyorsun. Yolda görsen yolunu değiştiriyorsun.” Öz de, çok sevdiği ama doğrudan satış sistemine girdikten sonra ısrarla bir şeyler satmak istemesinden dolayı kaçar hale geldiği arkadaşının 3 yıllık ısrarı sonucu bir süre satış yapmış. Ama sonra bırakmış, bırakma sebebini ise şöyle anlatıyor: “En çok rahatsızlık duyduğum şey şuydu, hani çizgi filmlerde ve karikatürlerde var ya karakterin gözlerinde dolar işareti beliriyordu. Artık benim de öyle oluyordu, herkesi para olarak görüyordum. Bütün arkadaşlarıma, aileme potansiyel müşteri, potansiyel üye gözüyle bakıyordum. Ve bu bana çok rahatsızlık veriyordu.”

Ev hanımlarının saadet zinciri

Doğrudan satış sistemi satış hakkında hiç bilgileri olmayanlar tarafından yapıldığı için firmalar sık sık eğitimler düzenliyor. Üyeleri ayda en az bir kitap okuyor, birçok kaset dinliyor. Demir de bu sistemle satış yapmış ve bu seminerlere katılmış. Seminerlerin çok keyifli olduğunu, kitapların bir çırpıda okunacak kadar akıcı olduğunu söyleyen Demir, ürün kalitesine, NLP’ye taş çıkartacak keyiflilikteki eğitimleriyle firmaların eleştirilemeyeceğini; ama satış sisteminde dostluk, arkadaşlık gibi toplumun temel taşlarını zedelediği için rahatsız olduğunu söylüyor. Komşuları ve ailesi dışında çevresi olmayan, belki de ilkokul mezunu olan kadınların bu sayede sosyalleştiğini, eğitim aldığını, başka hiçbir zaman gidemeyecekleri 5 yıldızlı otellerdeki toplantılara katıldığını anlatan Öz, “Satış sistemi dostlukları zedelediği için sosyalleştiriyor; ama sosyal çevreni de yok ediyor. Sadece senin gibi satış yapan insanlarla arkadaş kalabiliyorsun, diğerleri kaçıyor. Sosyal ama yapayalnız kalıyorsun.” diyor.

Bu yazı 2006, dosya haber, HABERLERİM, popüler kültür kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.